SAĞLIKLI BESLENME
SENDROMU
Son
yıllarda sağlıklı beslenme üzerine o kadar yazı yazıldı, bilgi verildi ki artık
kafamız karmakarışık oldu. Sağlıklı beslenmeyi, yeni öğreneceğiz, bildiğimiz her
şey yanlışmış algısı oluşturuldu. Doğanın bize sunduğu besin türlerini yeme
alışkanlıklarımıza göre tüketen ve uzun
ömür yaşamış örnekler tesadüf sanki, onlar bilmeden yaşamışlar! Mucize bulmuş
gibi bunu yiyin şunu için diye başlayan yazılardan sıkıldım artık. Bir doktorun
uyarılarını, önerilerini başka bir doktor veya beslenme uzmanı yalanlıyor. Kime
inanacağız? Herkes bu işin piri olmuş,
biz ise yolunu bulmayan şaşkınlar pozisyonundayız.(ben,
nesiller boyu yanılmadıklarını umarak aile büyüklerimin mutfak düzenini devam
ettiriyorum.)
Beslenme
alışkanlıkları mı yanlış, hammaddeler mi bozuldu? Uzmanların
yarattığı bilgi karmaşası hızla devam ederken bir yandan da hileli gıda,
hormonlu yiyecekler, sağlığa zararlı besinler kabusu var. Yemek pişirmek için
özen göstersek bile hammadde bozuk olunca çabamız da boşa gidiyor. Yakın zamanda
ulusal gazetelerin birinde, “sağlığımızı tehdit eden gıdalar” diye bir liste
yayınlamıştı. Doğal ekmeklere boya ve kakao katıldığı, sucuk salam gibi
ürünlerin içinde tavuk derisi ve kemiğinin bol miktarda olduğu, peynirlere
parlak olsun diye kötü yağların eklendiği, eski bozuk peynirlerin tekrar kalıp
haline getirildiği yazıyordu. Yedikleri yem yüzünden tavuk yemenin artık son derece sağlıksız olduğu hatta vücudumuza
zarar verdiğini anlatan mailler elden ele dolaşıyor. Mısır şurubu ve palm yağı
işine hiç girmeyeyim. Neredeyse çocukların sevdiği her üründe var.
Gıda
sektörü (dolayısı ile sağlık sektörü de işin
içinde) üzerinde oynanan oyunlar geniş çaplı. Birileri yüksek para
kazanacak, karşılığında da büyük ve masum kitleler hasta olacak, daha sonra da
ilaç sektörü devreye girecek açıklaması bir komplo teorisi değil galiba. Rant her ülkede vicdandan önde gidiyordur
ancak ülkemizde açık ara ile maraton tamamlıyor . Gazetelerde
her gün tüketim miktarı çok olan ürünlerin içeriği hakkında olumsuz bir haber
yayınlanıyor. (haber doğru olsa dahi kimsenin dikkate aldığı yok. Kola ve aynı kategorideki içecekler hakkında o
kadar olumsuz yazı olmasına karşın doktorlar bile içiyor.)
Açıklanan skandallara rağmen nasıl oluyor da
bu kadar sağlıksız gıda üretiliyor acaba? Gıda üreten kuruluşlar neden olması
gerektiği gibi denetlenmiyor, işyeri açılış izinleri nasıl veriliyor, anlamış
değilim. Hadi korsan üretim yapan, sağlığımızı tehlikeye bilerek atıp uzun
vadeli cinayet işleyen merdiven altı sektöründen vazgeçtim. Belli ki denetim
elemanları buralara gittiklerinde gözlerine perde kapanıyor. Peki, kurumsal
markalar veya yasal kuruluşlar neden bize güven vermiyor. Uzun ömürlü sütün faydasından çok zararı var
bilgisi gerçek mi, poşet çayların su içinde erimemesi için kullanılan kimyasal
madde öldürücü deniliyor, doğru mu sahiden! Genetiği bozulmuş mısır, domates,
karpuz uzaydan gelmiyor ya. Hileli balı, reçeli kim üretiyor, kim satıyor? Başka
ülkelerde satışı yasaklanmış mamalar, etler, balıklar bize nasıl ulaşıyor,
çocuklarımızın canı bu kadar ucuz mu? Reklamlardaki sunuşlara, yanıltıcı
bilgilere demeli; sanki satılan tüm hazır gıdaların hepsini annemiz yapmış da kutulara,
poşetlere girmiş sanıyoruz. Raf ömrü uzun her türlü gıdanın içinde kimyasal
madde var. Bu maddeler acaba tehlike sınırında mı kullanılıyor, yan etkileri neler,
kaç yıl sonra tahribat yapıyor gibi soruların yanıtını bilmeden alışveriş
dünyasının içinde gezip duruyoruz.
Bu yazıyı, dijital adreslerimizde
dolaşan mail içerikleri ya da duyumlara dayanarak yazmadım. Kaynağım, gazetelerde ve internetteki haberler. Yayınlanan bilgiler, iddialar doğruysa yandık gerçekten. Adını bile
duymadığımız hastalıklar olduğunu öğrendik, yakınlarımız etkilendi, hepimizde (özellikle annelerde)sağlıklı beslenme sendromu oluştu. Televizyon kanallarında, gazete köşelerinde sürekli aldatıldığımıza dair
bilgiler var. (sağlığımıza bilinçli
yapılan kötülükler yine de gündemin ilk sırasına yerleşemiyor o da ayrı biri durum )Günümüzün
illet hastalıklarının oluşumunda, teknolojinin yan etkisi ve sağlıksız beslenme
genetik faktörlerden bile daha etkili ise insan gerçekten karamsarlığa
kapılıyor.
Bilge SEZER ÖLMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder