Anadolu’nun
çoğu yerinde karşıdakine verilmek istenen duygusal mesajlar veya uyarılar yöreye özgü deyişlerle
anlatılır. Sitem, eleştiri, bazen de hakarete varan düşünceler ince bir mizah ile
dilden dile gezer. Buna, diplomasinin halk arasındaki hali de diyebiliriz.
Yaşanmış olaylar sonucu çıkan ortaya çıkan kayıplar ya da kazanımlara tecrübe diyoruz. Her yetişkin deneyimli olmak adına bir şekilde bedel ödemiştir. (gençlik ile tecrübenin buluştuğu istisnalar hariç) Yakınımızdakileri uyarmak için de kulağımıza küpe olan söylemleri sık sık kullanırız.
Yaşamın farklı evrelerine ait gerçekler, özlü sözler olarak bir şekilde hayatımızda yer
alıyor. Bu sözler çoğu kez ders niteliği taşıyacak kadar kuvvetli mesajlar verir,
eğitici yanı yüksektir. Sorgulamaya, düşünmeye yol açsın diye zamanında bilge birisi
söylemiştir. Modern çağda da bu alışkanlık devam ediyor. Sosyal medyada elden
ele gezen söylemler, sloganlar var, kiminin profilinde, kiminin duvar yazısında
büyük laflar okumak mümkün. Ekranı açar açmaz karşılaştığımız haftanın veya günün
sözü, bir yerden gözümüze ilişiyor, sonra da sanal trafik ile çok kişiye
ulaşıyor.
Özlü
sözlerin bir kısmı, deneyerek test edenler veya uzak görüşlü olan kişilerin saptamaları
aslında. Kimi zaman atasözü, kimi zaman yöresel deyişler bazen de düşünürlerden
yapılmış alıntılar ile karşımıza çıkıyor. Anadolu insanı, yasakları ya da
çocuğuna öğreteceği değerleri özet şeklinde
anlatmayı benimsemiş çoğu kez. Bu özlü sözler, hem akılda kolay tutulur hem de
fazlası ile özgündür. Kısa yoldan sonuca
ulaşıyor. (az ve öz) Çocukluğumuzda kimse uzun uzun anlatmazdı her şeyi; hem "çocukerkil" bir yaşam yoktu hem de lafın
tamamı da akıllı insanlara söylenmezdi. Kendi büyüdüğüm çevreden aklımda
kalanları sıralıyorum.
KENDİ ÖVENİ VER KAÇ, EL
ÖVENİ AL KAÇ! (Favorim. Anneannemin dilinden düşmezdi.
Kendini övmenin çok ayıp olduğunu anlatan, özellikle evlenilecek veya ortaklık yapılacak
kişinin başkaları tarafından övülmesi gerekliliğine işaret çekmek için
kullanılan bir söz)
ATIN YERİNE EŞEK BAĞLAMAK! (İlk eş veya gönül verilen
sevgilinin yerine oldukça vasıfsız birinin seçilmesi durumunda yeterli bir
açıklamadır. Uzun uzun analizlere gerek yoktur. Söz konusu kişi kendi değerini
çok düşürmüştür, zaaf içindedir ve ilkesiz davranışlar göstermektedir. Çevrede
ciddi bir kızgınlık ve ağır eleştiri vardır. Üstün özellikler aranan makamlar ve sahipleri için de kullanılır)
GÖLGESİ KENDİNDEN
BÜYÜKMÜŞ. (Hak
etmediği halde makam işgal edenlerin icraatlarının fiyasko ile sonuçlanması
durumunda kullanılır.)
GÜN GÖRMEYEN GELİNDEN
KAYNANA OLMAZ. (Gelinlik
dönemini doya doya yaşayamamış, haksızlığa fazlaca uğramış bir kadın, sıra ona
geldiğinde hoşgörülü bir kayınvalide olamaz demiş eskiler. İstatistikler bu yönde doğrulama
yaptığı için çok makbul bir sözdür)
BORÇ PARAYLA AĞALIK
YAPILMAZ. (Koşulları
yetmediği halde daha refah bir yaşama duyulan özlemi, bunun için borç edinmeyi
eleştirmek üzere söylenir. En yakınlarını bile sömürerek iyi koşullarda yaşayanlara
duyulan öfkede hemen akla gelir. Erkekleri uyarmak gerektiğinde daha da ağır
olan versiyonları bulunur.)
GURBET KIZINDAN HANIM
OLMAZ. (Görgülü bir
evde büyümemiş, değer yargıları zayıf, yetersiz
özelliklerde birisinin üst bir statüde unvan alıp onu sindiremediği durumlarda kullanılır. Kimi insanlar, bazen
evliliklerinde bazen de iş dünyasında gücü temsil hakkına sahip olduklarında çiğ davranışlar
sergilerler. Asıl hallerini, geldikleri tabanı gizleyemediklerinde ilk akla
gelen sözdür. Gurbet kızı olarak da, yerleşik düzende yetişmemiş, doğrunun ne
olduğunu görmemiş, iyi eğitilmemiş insan
tipi işaret edilir.)
EL, ELİN
EŞEĞİNİ YIRLIYA YIRLIYA; GENDİ EŞEĞİNİ TERLEYE TERLEYE ARAR. Genelde “EL, ELİN
EŞEĞİNİ ISLIKLA ARAR” diye kullanılır.
(Özellikle çalışanların patrona karşı sergilediği sermaye düşmanlığını anlatmak için birebirdir.
Vicdanı eksik kişilerin, bir işi
yaparken malzemeyi, parayı, zamanı ya da diğer kaynakları acımadan heba
etmeleri anında duyulan öfkeyi, sitemi tanımlar.)
AÇ OLUP KUYRUĞU DİK GEZMEK. (Kimseye minnet etmemeyi, gururlu olmayı anlatır)
ÇATAL KAZIK TOPRAĞA
SONUNA KADAR BATMAZ!
(Tarlalarda kullanılan ters “V” şeklindeki kazık, bağlı
olduğu çubuktan kolayca çakılabilir. Ama “V” şeklinin birleşim noktasından
itibaren toprağa girmez. Ortaklıkların bir gün mutlaka biteceğini anlatır.)
İlk satırlarda
yazdığım gibi, aslında hepsinin canlı örneği ya sülalede ya da mahallede
vardır. Minicik çocuklar bile lafın kime söylendiğini bilir. Anadolu insanın güçlü
bir mizah yeteneği olduğunu peşinen kabul etmişimdir zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder