Ülkemiz genelinde, özellikle Doğu
bölgesine yayılan toplum yapısında erkeklerin evlilik dışı ilişkilerinin olması
olağandır. Hatta aldatmak çoğu evde, erkekliğin şanındandır denilecek kadar
rutin bir olay haline gelmiştir; haber değeri yoktur kısacası. Erkekler de
kadının aldatılan ve mağdur rolde olmasını benimsemiştir. Kendisinin yaptığını
eniştesi de damadı da yapabilir mantığı, kuşaklar boyu yazılı olmayan kurallar arasında kabul edilmiş, kadınlar cephesine hiç bakılmamıştır.
Erkeğin
cinsel arayışları kadın için geçerli olamaz kabulü artık yıkılıyor, günümüzde
kadınlar da erkekler kadar rahatça aldatıyor. Üstelik durum, birkaç istisna örnek
olmaktan çıkmış haldedir… (Yayınlanmış istatistiklerden, eşini aldatan kadınlar ile ilgili şaşırtıcı oranları -muhafazakar bir
toplum olduğumuz halde- öğrenebilirsiniz.) Kadının aldatması, hem kentlerde hem de kırsalda
yaşanabildiğine göre eğitim düzeyi ya da kültür birikimi ile bağlantılı değildir.
Çok tutucu ailelerde dahi kadınların da korkusuzca ikinci hatta üçüncü ilişkiyi yaşadığı biliniyor.
Erkekler gibi bir tür gereksinim ya da doğal hak olarak görüyor olabilirler!
Kanımca, sosyal araştırmaların
bir kısmı, kadının aldatması için yeter koşulları yüzeysel incelemiş görünüyor.
Kimisinde yıllarca dayatılan erkek egemenliğine son vermek ya da baskı altında
büyütülmenin rövanşını almak üzere atılan yasak adımlar inceleniyor. Gidiş yolu da yapılan analizler de dar bir kitleyi işaret ediyor. Kim ne derse desin; bence kadınlar, aldatma
noktasına erkekler kadar kolay gelmiyor. Cinsel dürtü kontrolsüzlüğü ya da
eksik kalmış ahlak gelişimi ile açıklanan örneklerin sayısının çok olduğunu
düşünmüyorum. (Çarpık ilişkilerin yaşanabildiği ahlak
çöküntüsünde kadın -erkek olmak fark etmiyor. Basitlik
iki taraf için de geçerli olabilir ve her tür toplumda rastlanabilir)
Saygın bir konum ve pırıl pırıl çocuklara sahipken, kadının aldatma noktasına
gelmesi çapkınlık ile açıklanamayacak kadar karışıktır. Çünkü kadınlar,
doğaları ve annelik içgüdüsünün gereği olarak evliyken yeni bir ilişki
aramazlar. Ancak yaşama karşı küskünlükleri onarılmaz hale geldiğinde ve
kadınlığını yaşayamadığında aldatırlar ki evlilikleri gerçekte bitmiştir, kağıt
üzerindeki formaliteye de takılmazlar.
Evli kadın, evli erkek gibi
avlanacak hedef konumunda değildir. Çünkü evli erkek, zengin ve yetki sahibi
ise talibi çoktur, ailesi avcılar tarafından yok sayılabilir. Oysa kadının
aldatması ya da baştan çıkarılması için erkekler gibi para ve güç dağıtması gerekmiyor.
Kadında ikinci ilişki arayışı, daha çok şefkatle sevilme ardından da önemsenme dürtüsü ile
başlıyor. Erkeklere kabul etmesi hatta okuması bile ağır gelse de kadın, gerçekte
dişiliği yok sayıldığında iradesini kaybedebiliyor.
Kadın,
- Aldatıldığında intikam duygusu ile hareket eder, kendisi de aldatır.
- Bir zalimin eline düştüğünde, sevgisi ile terbiye edildiğinde,(erkek egemen ailelerde çok görülüyor)
- Özel yaşamında tatmin duygusunu bilmediğinde,
- Eş olmanın getirdiği haklar kullandırılmadığında,
- Güven duygusunu yitirdiğinde,
- Kocasının genel olaylar ve ilişkiler karşısında adil olmadığına inandığında,
- Annelik hakkının, gençliğinin ve hayallerinin çalındığına emin olduğunda aldatır.
(Bir
de erkeğin karısı onu aldatsın diye ısrarla kötü davrandığı örnekler vardır.
Geçmişte evli kadınlarla olmanın ağırlığını fark etmişlerdir ve bedelini ancak
aldatılarak ödeyeceklerini düşünürler. Direkt olarak bunu söylemezler ama
aldatılmayı ilahi adalet olarak algılarlar. Bu gerekçeye, bellek arkası hep pişmanlıklarla dolu olan
erkeklerin itiraz edeceğini sanmıyorum)
Peki, aldatılan her erkek hata mı
yapmıştır, tamamen suçludur da kadın aldatır? Tabii ki hayır, erdemini yitirmiş ya da hiç sahip olmamış erkek sayısı kadar kadın da var aramızda. Düşük değer yargıları
ile büyüdükleri için erdemli davranamazlar. (keşke
birbirlerini bulup masum insanlara zarar vermeseler) Yine de kocanın
kusursuz olup kadının libido yüksekliğinden aldattığı örneklerin sayısı daha az
olduğuna inanıyorum. (çünkü dürtüsel
beraberliklerde duygu yoktur, oysa kadınlar
genel olarak duygularını yok saymazlar)
Kadının yaşadığı yasak
ilişki karşılığında, erkeği hak etmediği makamlara gelmesini sık görmezsiniz. Çapkınlık turuna çıkan kadınlara, annelere de çok rastlamazsınız. Aklı
başında bir kadına parası ya da sağlayacağı konum için aşıkmış gibi davranan
jigolo kitlesi de azınlıktadır. Kadın
çoğunlukla, AŞK’ı tatmak ve tatmin
olmak için aldatır, yaşadığı ilişki yasak olsa bile içinde mutlaka duygusallık arar.
O yüzden erkek ve kadının aldatması aynı kapıya çıkmaz. Erkeğin sadece seks
için yürüdüğü yolda kadın yanında duygusallık paketini de taşır.
Peki, kadınlar aldatır mı
gerçekten sorusuna da en doğru yanıtı erkekler verebilir. İlişkiye girdikleri
evli kadınların da kocaları var olduğuna göre kendileri de aynı riskle
yaşamaktadırlar diye yorumluyorum. Ruhunun duymayacağı kadar saf olan kocalar aldatılmayı kabul ederler
mi hiç!
Erkekler Neden Aldatıyor’ u
yazdığımda, “aldatmanın bahanesi olabilir mi” diye sormuştum. Aynı soru
kadınlar için de geçerli. Biten evlilikte/ilişkide taraflar
boşanmak/ayrılmak için neyi beklerler, bilinmez. İki tane mobilya, yapılan
yatırımlar, geçmişteki fedakarlıkların bedeli ya da öz güvensizlik midir yanıtı?
Belki de karşılıksız aşktır. Aldatılmanın ölüm acısı kadar hasar bıraktığını
bile bile insanlar eşini aldatmaya devam ediyor. Hem eşini hem kendi öz
benliğini aldatmanın yükü daha kolay taşınıyor olmalı ki yasak ilişki bu kadar
cazip karşılanıyor.
Baştan aldatacağınızı bildiğiniz kişiyle evlenmeyin ve aldatan aldatılır tekerlemesini de unutmayın.
Bir parçası iken kendiniz olduğunuz ve huzuru bulduğunuz sahici ilişkilere....
Bilge SEZER ÖLMEZ
Görsel, http://www.freegreatdesign.com adresinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder