İlişkiler tıkandığında, uzaydan geldiğimizi veya eşimizin uzayda yaşadığını söyleyerek anlaşılamadığımızı belirtiyor, yaşadığımız öfkeye kılıf buluyoruz. Erkekler ve kadınların olaylar karşısındaki tutumları neden bu kadar değişik, her şeyi genetik ile açıklamak doğru mu diye düşündüğüm için yetişme koşullarının en az hormonlar ve genler kadar etkili olduğunu anlatan bir yazı yazmıştım. Geri dönüşlerden benim gibi düşünen çok kişi olduğunu gördüm. Ancak aksini iddia edenler de var. Onlar, kadın- erkek arasındaki zıt duygusal yapının büyüme tarzına değil biyolojik oluşuma bağlı olduğuna inanıyorlar. Yaşadıkları veya tanık oldukları birkaç olayı aktaracağım, gerçekten yanlış anlaşılmalar olabiliyormuş! Sadece kadın ya da erkek olmak farklı algıya, günah almaya yeter diyenler için, biraz da mizah olsun diye dinlediğim örnekleri yayınlıyorum.
Erkek
anlatıyor,
Eşime sürpriz
yapıp lüks bir gemi yolculuğu hediye etmek istedim. Eşim ise gemiden hiç
hoşlanmadığını, o bütçe ile de farklı bir şeyler yapabileceğimizi söyledi. Uyum
sağlayamıyor bana, tam jest yapacakken insanın hevesi kursağında kalıyor. Zaten hiç
bir şey ile mutlu olmuyor. (Oysa bütçeleri
çok sıkışıkmış, erkek temel gereksinimleri bile zorlukla karşılıyormuş. Kadın
eşine çektikleri parasal sıkıntıyı anımsatmamak, onurunu kırmamak için bu
seçeneği beğenmemiş gibi yapmış. Erkek nasıl zalimmiş, kadın için neler
düşünmüş)
Kadın
anlatıyor,
Sevgilimin
gelmeyeceğini bildiğim bir davete hazırlanırken seçtiğim iddialı elbisenin
altına paçalı korse giyme gafletinde bulundum. İlerleyen saatlerde sürpriz
yapıp geldi. Gecenin devamında bana dokunmaya çalıştıkça elini ötelemek zorunda
kaldım, çünkü korseden dolayı kendimi çok komik hissediyordum. Onu arzulamamakla suçlandığım, başka birisi mi
var diye sorgulandığım yetmiyor gibi aylarca küs kaldık. Bilseydim üstüme bir şeyler döker, elbisemi değiştirip geri gelirdim.
Bir daha korse giymedim.(kadınca takıntıların faciaya dönüşmesine bir örnek)
Erkek
anlatıyor,
Gerçekten aşık
olduğum kadın ile birlikte yaşlanamadım ne yazık ki! Bir araya gelmemiz
olanaksızdı. İlişkim platonik kalmış olsa da ara sıra onu görmek, konuşmak bana
hala iyi geliyor. Yine onu görme isteğimi bastıramadım, ziyaret etmek için
aradım. Maalesef, bu isteğime çok mesafeli bir yanıt vererek, beni zoraki davet
etti. Neden aradım ki, neden hala onu önemsiyorum ki. Ona karşı devam eden duygusal zayıflığım beni
sinir ediyor.(kadın aşırı yorgun ve bakımsız, o
halde görünmek istemiyor, keşke yarına ertelesek diye içinden geçirse de
kırmamak için söyleyemiyor. Aslında o da bu kısacık kahve molasını çok
önemsiyor ama adam bilmiyor)
Erkek
anlatıyor,
En az 30 sene
önceydi. Görücü usulü ile tanıştırılacağım kızı heyecan ile bekliyordum.
Yaklaşınca sarı saçları, etkili gözleri ile sahiden çok güzelmiş diye düşündüm.
O zamanlar arabam da yok, yemeğe gitmek üzere taksiye bindik. Aman Allah’ım,
saçları yere düştü meğer o sarı saçlar perukmuş, gece iptal oldu, benim sahte
bir kadınla ne işim olabilir ki! (Aracılar erkeğin
sarışınlara zaafı olduğunu söylemişler kıza, o da etkilemek için peruk takmış,
ne bilsin düşeceğini)
Erkek
anlatıyor,
Ailece
gittiğimiz bir hafta sonu etkinliğinden ayrılıp acilen şehre dönmem gerekiyordu,
eşimin arabası ile gitmiştik. Herkes dağ evindeki ziyafete devam etsin, eşim ve oğlum diğer arkadaşlarımız ile
döner diye düşündüm. Eşim tuhaf bir yüz ifadesi ile arabayı vermek istemedi,
üstelik her istenildiği anda bulunamayan ilçe otobüsü ile dönmemi önerdi. Ne
bencil bir kadın, konforunun bozulmasına asla tahammül edemiyor. Beni
önemsemediğine çok kızmış ve kırılmıştım. (Meğer erkek
ağır anti-depresan ilaçlar kullanıyormuş. Kadın programı iptal etmeyi gönülden
teklif ettiği halde eşi yalnız dönmekte ısrar etmiş. Kadın da arabayı vermemek
için direnmiş ama öyle ağır şeylerle suçlanmış ki sonu ölüm olsa bile lanet
olsun deyip sesini çıkarmamış. Üstelik söz konusu iş alınan riske değmeyen bir
konuymuş)
Kadın
anlatıyor,
En güzel
gecelerimizden birisini yaşıyorduk. Sevgilim, aniden doğrulup, yazıklar olsun
sana, sen beni kiminle aldatıyorsun, kim bu Ahmet dedi. Şaşkınlıktan
donakaldım, sevgilimi aldatmak aklıma gelecek en son şey, ağlamaktan tükendim.(kadın meğerse hızlı soluklanma sırasında “hadi
devam et” diye tekrarladığı için yanlış anlaşılma olmuş)
Kim bilir kendi hayatımızda da böylesine zıt sonuçlar
çıkardığımız neler oluyor? Algılarımızın yüzde yüz doğru olduğuna nasıl da
inanıyoruz ben de anlayamıyorum doğrusu. Bazısı komik bazısı trajik, yine de
ilişkileri baltalamaya yetip artıyor bile!
Adlarını yazamadım, alıntıların sahiplerine teşekkürlerimle.
Bilge SEZER ÖLMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder