15 Ocak 2014 Çarşamba

ÖZLÜ SÖZLER

AZ OLUP ÖZÜ ANLATABİLMEK

Anadolu’nun çoğu yerinde karşıdakine verilmek istenen duygusal mesajlar veya uyarılar yöreye özgü deyişlerle anlatılır. Sitem, eleştiri, bazen de hakarete varan düşünceler ince bir mizah ile dilden dile gezer. Buna, diplomasinin halk arasındaki hali de diyebiliriz.  

Yaşanmış olaylar sonucu çıkan ortaya çıkan kayıplar ya da kazanımlara tecrübe diyoruz. Her yetişkin deneyimli olmak adına bir şekilde bedel ödemiştir. (gençlik ile tecrübenin buluştuğu istisnalar hariç) Yakınımızdakileri uyarmak için de kulağımıza küpe olan söylemleri sık sık kullanırız. 

Yaşamın farklı evrelerine ait gerçekler,  özlü sözler olarak bir şekilde hayatımızda yer alıyor. Bu sözler çoğu kez ders niteliği taşıyacak kadar kuvvetli mesajlar verir, eğitici yanı yüksektir. Sorgulamaya, düşünmeye yol açsın diye zamanında bilge birisi söylemiştir. Modern çağda da bu alışkanlık devam ediyor. Sosyal medyada elden ele gezen söylemler, sloganlar var, kiminin profilinde, kiminin duvar yazısında büyük laflar okumak mümkün. Ekranı açar açmaz karşılaştığımız haftanın veya günün sözü, bir yerden gözümüze ilişiyor, sonra da sanal trafik ile çok kişiye ulaşıyor.  

Özlü sözlerin bir kısmı, deneyerek test edenler veya uzak görüşlü olan kişilerin saptamaları aslında. Kimi zaman atasözü, kimi zaman yöresel deyişler bazen de düşünürlerden yapılmış alıntılar ile karşımıza çıkıyor. Anadolu insanı, yasakları ya da çocuğuna öğreteceği değerleri özet şeklinde anlatmayı benimsemiş çoğu kez. Bu özlü sözler, hem akılda kolay tutulur hem de fazlası ile özgündür.  Kısa yoldan sonuca ulaşıyor. (az ve öz)  Çocukluğumuzda kimse uzun uzun anlatmazdı her şeyi;  hem "çocukerkil" bir yaşam yoktu hem de lafın tamamı da akıllı insanlara söylenmezdi. Kendi büyüdüğüm çevreden aklımda kalanları sıralıyorum.

KENDİ ÖVENİ VER KAÇ, EL ÖVENİ AL KAÇ!  (Favorim. Anneannemin dilinden düşmezdi. Kendini övmenin çok ayıp olduğunu anlatan, özellikle evlenilecek veya ortaklık yapılacak kişinin başkaları tarafından övülmesi gerekliliğine işaret çekmek için kullanılan bir söz)

ATIN YERİNE EŞEK BAĞLAMAK! (İlk eş veya gönül verilen sevgilinin yerine oldukça vasıfsız birinin seçilmesi durumunda yeterli bir açıklamadır. Uzun uzun analizlere gerek yoktur. Söz konusu kişi kendi değerini çok düşürmüştür, zaaf içindedir ve ilkesiz davranışlar göstermektedir. Çevrede ciddi bir kızgınlık ve ağır eleştiri vardır. Üstün özellikler aranan makamlar ve  sahipleri için de kullanılır)

GÖLGESİ KENDİNDEN BÜYÜKMÜŞ. (Hak etmediği halde makam işgal edenlerin icraatlarının fiyasko ile sonuçlanması durumunda kullanılır.)

GÜN GÖRMEYEN GELİNDEN KAYNANA OLMAZ. (Gelinlik dönemini doya doya yaşayamamış, haksızlığa fazlaca uğramış bir kadın, sıra ona geldiğinde hoşgörülü bir kayınvalide olamaz demiş eskiler. İstatistikler bu yönde doğrulama yaptığı için çok makbul bir sözdür)

BORÇ PARAYLA AĞALIK YAPILMAZ. (Koşulları yetmediği halde daha refah bir yaşama duyulan özlemi, bunun için borç edinmeyi eleştirmek üzere söylenir. En yakınlarını bile  sömürerek iyi koşullarda yaşayanlara duyulan öfkede hemen akla gelir. Erkekleri uyarmak gerektiğinde daha da ağır olan versiyonları bulunur.)

GURBET KIZINDAN HANIM OLMAZ. (Görgülü bir evde büyümemiş,  değer yargıları zayıf, yetersiz özelliklerde birisinin üst bir statüde unvan alıp onu sindiremediği durumlarda kullanılır. Kimi insanlar,  bazen evliliklerinde bazen de iş dünyasında  gücü temsil hakkına sahip olduklarında çiğ davranışlar sergilerler. Asıl hallerini, geldikleri tabanı gizleyemediklerinde ilk akla gelen sözdür. Gurbet kızı olarak da, yerleşik düzende yetişmemiş, doğrunun ne olduğunu görmemiş,  iyi eğitilmemiş insan tipi işaret edilir.)

EL, ELİN EŞEĞİNİ YIRLIYA YIRLIYA; GENDİ EŞEĞİNİ TERLEYE TERLEYE ARAR. Genelde  “EL, ELİN EŞEĞİNİ ISLIKLA ARAR” diye kullanılır.
(Özellikle çalışanların  patrona karşı sergilediği sermaye düşmanlığını anlatmak için birebirdir. Vicdanı eksik kişilerin,  bir işi yaparken malzemeyi,  parayı, zamanı  ya da diğer kaynakları  acımadan heba etmeleri anında duyulan öfkeyi, sitemi tanımlar.)

AÇ OLUP KUYRUĞU DİK GEZMEK. (Kimseye minnet etmemeyi, gururlu olmayı anlatır)

ÇATAL KAZIK TOPRAĞA SONUNA KADAR BATMAZ! (Tarlalarda kullanılan ters “V” şeklindeki kazık,   bağlı olduğu çubuktan kolayca çakılabilir. Ama “V” şeklinin birleşim noktasından itibaren toprağa girmez. Ortaklıkların bir gün mutlaka biteceğini anlatır.)

İlk satırlarda yazdığım gibi, aslında hepsinin canlı örneği ya sülalede ya da mahallede vardır. Minicik çocuklar bile lafın kime söylendiğini bilir. Anadolu insanın güçlü bir mizah yeteneği olduğunu peşinen kabul etmişimdir zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder