18 Nisan 2020 Cumartesi

BAKIŞ AÇISININ ÖNEMİ





BAKIŞ AÇISININ ÖNEMİ

16 Nisan 2020

İletişimde kuvvetli kopukluklar yaşandığı, algı farklılıklarını gözlemlediğimiz günlerdeyiz. Olaylara bakış açısının kişileri ayrıştırdığını çoğu kez atlıyoruz. Eğitim koşullarını oluşturan, ilişkilere yön veren ve insanları taraf yapan “bakış açısının” etkilerini gençlik sonrası daha da önemser oldum. Büyüme ve öğrenme yıllarındayken, yaş almış insanların benzer şekilde düşündüğünü, örtüşen yorumlar yaptığını sanıyordum. Şimdi ise aynı konuya ne denli farklı bakılabildiğini görüyorum. Bu da karşınızdaki kişi ile aranızdaki farklılığı ya da uyumu ortaya çıkarıyor. Bugün bir telefon konuşması sırasında konu yine gündeme geldi ben de yazmaya karar verdim.



Karantina günlerinde temizlik standardını, yardım almadan yapmak ve alıştığımız düzeyde tutabilmek pek yorucu. Bugün yardımcım gelecek diye planladım ve oğlumun evde olmayacağı bir gün olmasına dikkat ettim. Ancak gelemedi, iş bana kaldı.  Bir ara telefonlaştığım arkadaşım, oğlumun her evde olmadığında büyük temizlik yapılmasının onu üzebileceğini, evi kendisinin dağıttığını, kirlettiğini düşünebileceğini söyledi. Oysa ben, ders saatlerinde sakinlik sağlamanın konfor olduğunu, eve döndüğünde tüm işlerin bitmiş olmasını, kendisine özen gösterilmesi olarak varsayıyorum. Elbette ben daha az yorulayım ve sağlık riski oluşmasın diye yapılmış bir konuşmaydı. Ancak etkileri ne farklı, bir an için söylendiği gibi hissedilirse, nasıl üzüleceğimi gördüm. (Oğlumun, ev işlerinde son derece yardımcı bir çocuk olduğunu özellikle not düşeyim. Yanlış veya eksik ifade olmasın, konu evdeki görev dağılımı değil..) 

Aynı kitabı okuyup farklı anlamak, aynı olaya zıt tepkiler vermek ve karşıdakini anlamamak aslında sık karşılaştığımız şeyler. Bazen gündeme bile girmiyor, önemsemiyoruz bazen de yaşamın merkezine etki edecek kadar sarsıyor. Nasıl olduğuna örneklerle bakalım isterseniz.

Arabayı çalıştırmak için evden birkaç dakika erken çıkan erkek, kullandığı asansörü, eşi beklemesin diye 9.kata geri gönderiyor. Sabaha güzel başlayan ve eşinin, davranışından mutlu olan kadın, bunu iş arkadaşlarıyla paylaşıyor. Dinleyenlerden birisi (erkek) “ eşinin, düşünceli olduğunu nereden çıkarıyorsun, belki iki asansörü de aynı anda çağırıyordur, üstelik ikisini birden meşgul etmesi olasılığını unutma” diyor. Yaklaşım ve algı ne kadar farklı değil mi? Eşini bekletmeme refleksi ile yapılan nazik bir hareket, başka bir erkek tarafından mümkün olamayacak gibi algılanıyor. Basit gibi görünen bu tepki, kadındaki olumlu izlenimi yerle bir ederse, her şeyden habersiz eşe yazık olacak. Ya da yorumu yapan arkadaşının olumlu güzel davranışlara tahammülsüzlüğü açığa çıkacak, çalışma ortamında iyi anlaşıyor iken uzağa düşecekler.

Büyüme çağında ailelerin kültürü ile şekillenen ve en ayrı düşülen konulardan birisi de bütçe kalemleridir. Geliri  oldukça az veya çok fazla olanlar hariç, kişiler bütçe planlarını kişisel ihtiyaçlarına, beklentilerine göre yapıyor. Kimisi bütçenin büyük payını, itibar kazanacağını düşündüğü harcamalara ayırıyor. Lüks araba, giyim, saat, telefon, popüler tatil ortamları vb gibi. Gösterişli bir salon takımına büyük tutarlar öderken misafirlerin görmediği, dokunmadığı alanlarda en ucuz çözümü arıyor, özeline harcamaya kıyamıyor. Yaşamında bir şeylerin eksik olduğunu sezdiğinde, kendini değersiz hissettiğinde bu ayrıntıyı, önceliğin kendisinde olması gerektiğini göremiyor. Parayı amaç değil  de araç olarak kullanan birey ise tüketim alanlarını bilinçle belirliyor. Sıradan olayların  anıya dönüşmesi için detaylara emek ve para harcamayı gerekli buluyor. Başkalarının onayına gerek duymadan, iç dünyasında hep moralli ve güçlü kalabiliyor. Temel gereksinimlerin karşılanma şekli, kültürlere göre değiştiği için yorumlarımız da öznel kalacak, geldiğimiz ve durduğumuz yere göre etki yapacaktır. 


Kimi evlerde  bakımsız olmak, ev giysilerinin özenli olmaması, argo konuşmak, yemeği tv karşısında yemek vb tutumlar özgürlük olarak algılanıyor. Karşı anlayışa göre de özellikle evde büyüme çağında çocuk varsa sofraya özenli oturmak, yemekleri şık bir masada yemek, aile bireyleri ile saygılı iletişim kurmak çok önemli.  Siz ev yaşamının sosyal ortama uyumlu olmasını savunurken, karşınızdaki, evde de mi rahat yok diyebilir, kısıtlandığını ifade eder. Küfürlü konuşmak sizi üzerken başka bir ilişkide samimiyet derecesi sayılabilir. (Hangisinin doğru olduğunu deneyerek, gözlemleyerek  bulabilirsiniz)
  
Büyüme koşullarında ailelerin değer yargıları, kişinin baktığı pencereyi seçmede önemli bir etkendir. Kimi evde, lezzetli yiyecekler hazırlamak, paylaşmak kadın açısından zaman kaybı ya da erkeğe karşı cephe kaybetmek olarak algılanabilir. (örnekleri fazlası ile mevcut) Kadın bunu temel haklar konusu saydığı için çocuklarının damak zevki, değişik aşçıların elinden oluşunca üzülmüyor. Tam tersi düşünen (aynı yaş kuşağında- benzer kariyerde) kadın ise, mutfak etkinliklerinin aile içi iletişimdeki önemini savunuyor, kendini eksilmiş görmüyor. Yorumlar ne zıt; kiminin ödev/görev/haksızlık/gereksiz gördüğünü diğeri tutku ile yapıyor.

Başa dönersek, kişiler olaylara elbette  farklı açılardan bakabilir, bakmalı da. Eğitimde, bilimde, sosyal etkileşimde farklı görüşler olacak ki gelişme de olsun. Birey, kendisinden farklı düşünen ile karşılaştığında öğrenecek, yaşamına derinlik katacak ya da kendi görüşlerinin doğrularından emin olacak.  Zor olan kısım, farklı bakış açısında ısrar edenlerin aynı evde, aynı ortamda, (kendini koruyarak yaşamayı) başarması. Pire kadar küçük olumlu özelliklerin, deve boyutunda algılandığı günlerden rutine geçildiğinde ortak görüşte buluşamamak itici geliyor, yıpranma başlıyor. Kişi, hızlıca  kırılgan zeminde buluyor kendini.

Peki erişkinlerin olaylara bakışı, özellikle kadın erkek ilişkilerinde hassas davranabilmesi, dolayısı ile tutumları değişebilir mi? Halk arasında tencere kapak uyumu olarak adlandırılan sessiz iletişim öğrenilebilir mi? Oldukça emek istese de mümkün bence. Kişi, değer yargılarını gözden geçirebilir, hayata ne verip ne aldığını ölçebilirse değişimde zorlanmaz sanırım. Bilmediği, tanımadığı davranışlar olabileceğini sezerse işi daha da kolay. Çünkü, günün koşullarında doğru görünen, ısrarcı olunan fikirler ileri bir zaman diliminde geçerliliğini yitirebiliyor. Felsefik akımlar dahi değişime uğrarken bakış açımız niye yerinde dursun ki!

Karşımızdakine düşündüğümüzün tam tersini hissettiriyor muyuz sorusunu süzen bir filtre olsaydı keşke. Verilen emek yerine ulaşmadığında ya da tam ters etki yaptığında oluşan boşluk hepimizi üzüyor. Bazen karşınızdaki sizi çember dışına çıkarıyor bazen de siz yolun sonunda başka yönlere gideceğinizi sezip tepki veriyorsunuz. Özetle hak ettiği kadar üzerinde durulmamış bir konu bence.

Sıradan bir diyaloğun yakınlaştırma / uzaklaştırma etkisini fark ederek, daha zengin renklerle karşılaşmak üzere


Bilge SEZER



[İleti kısaltıldı]  Tüm iletiyi görüntüle


4 yorum:

  1. yapılmış bir yorumu yanıtlarken hepsi silindi, isimsiz olduğu için ulaşamadım, üzgünüm. Ayrıca bazı yorumlar da sayfada görünmüyor. Uzman desteği için iletişime geçen olursa çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  2. Bilgecim merhaba, benim de yaptığım yorum gitmiş :) Özetle şöyle demiştim; ben de gerek özel gerekse iş hayatımda söylediklerimde hiç kastım olmayan yorumlar alabiliyorum zaman zaman ve nasıl oluyor da bu mana çıkıyor diye çok şaşırıyorum ve bu kez kastımı anlatmaya çalışıyorum, bazen "haaa..." nidası ile başlayan onaylama alırken bazen de karşı tarafı ikna edemiyorum bu durumda ya çatışma ya da ikna etme durumu ile iletişiyorum :) Neyse umarım Covid19 aşısı ile bakış açısı aşısı da geliştirilebilir... sevgiler Sevda Örencik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakış açısının ilişkilerimizi etkilediği,anlaşılamıyor olmanın güçlüğü yeteri kadar fark edilmiyor. Covid sonrasına gelince, uzun sürede yol alınabilir belki. Sevgiler

      Sil