ÖZGECAN ASLAN
“20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan, evine gitmek üzere
bindiği minibüste tacize uğradı, direnince de vahşice öldürüldü, yakıldı………” diye
başlayan kara bir haberle sarsıldık. Genç,
yaşam dolu ve masum bir genç kızın maruz kaldığı vahşet karşısında insanın eli
kalem dahi tutamıyor. Olayın ayrıntılarını okudukça çektiğim acıya bir de kasıtlı
yayınlanan sapkın yorumların yarattığı öfke eklendi. İsyandayım, üzgünüm, pek
çok kadın gibi haftaya siyahlar giyinerek, keder içinde başladım. Özgecan’ın
katledilmesi ülke tarihinde işlenmiş ilk kadın cinayeti değil ne yazık ki ama
son olsa keşke!
Eğitimsizliğin, cahilliğin rantını paylaşanların yön verdiği bir
ortamda yaşıyoruz maalesef. Gelişmiş toplumlar insanlığa hizmet edecek buluşlarla
uğraşırken biz hala “kadın” öğesi üzerinden gidiyoruz. Kadının örtünmesi,
kadının erkeğe itaat etmesi, geri planda kalması gibi söylemler tesadüf değil, karanlıkta kalmak için bilinçli yaratılmış kulvarlar.
Erkek egemen toplumda olmanın nimetlerinden herkes çok memnun olmalı ki
kadınlar bile bu düşünceye hizmet ediyor. Kadın aydınlanırsa çocuklarını da
ışık içinde büyütecek, karanlığı yok edecek oysa. Belli ki ne siyasetçinin
işine geliyor, ne de erkeklerin. Ezilmiş olan kadınlar da gelecek kuşağın
kurtulmasına izin vermiyor, kendisi yanmışken diğerlerini kurtarmak istemiyor. (kayınvalide-gelin-anne-eş rollerinin illa ki birisinde
kendisinden sonra gelenin kaderini çiziyor) Çoğu
kadın erkeğin gücünü ele geçiren, yöneten olmanın hazzını medeniyetten daha
cazip buluyor.
Herkes öfke seli içinde bir şeyler yayınlıyor, söylüyor. Aslında
boşa bağırıyoruz, kim duyuyor ki! Birbirimizi dinliyoruz, sessizce. Beklemekten
izlemekten fazla bir şey yapamıyoruz. Katilin ve işbirlikçilerinin cezasını ya
hapishane kanunları ya da yasalar verecektir diye umut ediyorum. Sonraki süreçte
bu olay da Berkin’in ölümü gibi, Soma faciası gibi gündemden düşecek. Ben
konunun hüznü yüreğimizde sıcakken erkeklere
seslenmek istiyorum.
Erkekler! Bir tartışmada haksız duruma düştüğünüzde, aşağılamaya,
tahrik etmeye karşıdakinin anasından, karısından başlamayın/başlatmayın. Erkek
çocuklarınıza kadınları bilmem ne yapmayı öğretmeyin, başkasından öğrenmişse de
söylemlerini uyarın. Futbol maçlarında kendinizi tutamıyorsanız hakemin kendisine
küfredin annesine, karısına değil. Bir kadınla diyalogda onu argo, bayağı
sözcüklerle taciz etmeyin, tartışırken
üstün gelmek için şiddete, tehdide başvurmayın. Sosyal medyadaki yorumlara bakın,
iğrenç küfürlerle yazılmışlar, erkek olarak tepki koyun. Kadın olmayı eksiltmeyin,
değerini koruyun. Okumuşu, aydın
geçineni böyle yaparsa cahili, sapık olanı da gördüğüne saldırır, istediği
olmayınca da bıçağını sallar diye aklına gelsin. Çünkü arzulanan her beden
erkeklerin hakkı diye öğretilmiş onlara! Daha ergen bile olmamış erkek
çocuklarına cinsel taciz içeren küfürler ettirip zevzekçe gülünmesini
engelleyin. Kadınlarınızı severken dahi kullanılan, cinselliğin argo jargonunun
yarattığı basitliği görün artık. Aşkı,
sevişmeyi, arzuyu ucuzlatmayın lütfen! Ailenizde, iş yerinizde ve sosyal yaşamınızda
kadın bedeni üzerinden yapılan adi şakalara, küfürlere, söylemlere son verin
bakın kızlarınız, kardeşleriniz ve eşleriniz nasıl güvende olacaklar.
Kız çocuğu doğduğunda ebeveynleri ve diğer yakınları
tarafından cinsel içerikli lakaplarla anılmıyor, orası burası öpülmüyor. Erkek bebekler ise aile bireyleri tarafından “pipisine kurban” olunarak büyütülüyor. Erkek
çocuğu büyüten bir anne olarak, amacını aşan şakalara, benzetmelere karşı gösterdiğim
sert tavırları çevrem bildiği için rahatça yazabiliyorum. Saçmalamayın ya da izin
vermeyin, hiç değilse bu kadarını yapabilirsiniz herhalde? Ezilen kadınlığını
oğlunun, torununun organı üzerindeki muhabbet ile geri almaya çalışan
kadınlarınıza sağduyu aşılayın.
Kadın - erkek eşitliği bu vahşet ile yakın ilişkili olsa da çok
başlıklı bir konu olduğu için değinmeyeceğim. Sadece erkeklerin üstün olduğu kadının
ise araç kabul edildiği düşünce yapısını hafife almayın demek istiyorum. Toplum
değerlerini taşıyan ve rayından çıkmış tren herkesi ezebilir çünkü.
Şu anda toplumun en gereksinim duyduğu şey “Sağduyulu” davranabilmek,
düşünebilmek. Lütfen kendinize ve ailenize yapılmasını hoş görmeyeceğiniz bir şeyi
başkasına yapmayın, yaptırmayın. Şiddeti ancak erkekler önleyebilir, arkadaşını,
kardeşini, çocuğunu hatta babasını yine bir erkek durdurabilir. Suçlamadan,
yargılamadan sadece empati yaparak belki içinde bulunduğumuz karabasandan kurtulmaya
katkıda bulunabilirsiniz. Bu hepimizin içinden geçeceği bir sınav süreci, sonucunu da sergilediğimiz duruş
belirleyecek.
Toplumun gördüğü, duyduğu son vahşet olması dileği ile….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder