Yıl 2020, 7 yıl önce geri dönüşüme duyarsız kalanlara karşı dile getirdiğim sitem güncelliğini koruyor, ne yazık ki!
Kağıt, metal, cam ve tekstil atıklarının tekrar işlenerek kullanılabileceğini, hem
ekonomiye hem de doğanın korunmasına katkı sağlanacağını hemen herkes biliyor.
Ancak, tükettiklerimize oranla yeniden işlenen malzemeleri kıyasladığımızda geri
dönüşüm bilincinin çok yüzeysel olduğunu görüyoruz. Çünkü başta anne ve
babalar, sonra da okul/kurum yöneticileri bunun gerekliliğine tam olarak
inanmış, bilgilenmiş değiller. “Konudan haberimiz var ama bizim uygulamamıza
gerek yok” tutumu benimsendiği için çocuklar da gençler de bilinçli
davranamıyor. Lisans eğitimi almış
kişilerin bile bunu dert etmediğini görünce şaşırıyorum.(aslında oldukça
kızıyorum, akademik doğrular kağıt üzerinde kalıyor diye) Nerede kaldı ekonomi
formülleri üzerinde analitik düşünmek, ekolojik dengeyi korumak ve döngü
kurallarını biliyor olmak.
Öğrenilmiş bilgiler sadece kariyer için mi gerekli? Gelişmiş ülkelerde herhangi bir uyarı olmadan alışkanlık haline gelen bu duyarlılık neden bizde yok diye kimse üzülmüyor sanırım. Kazanılır atıkların organik çöpler ile aynı yere atıldığını gördüğüm anda hemen uyarıyorum ve her seferinde moral kaybı yaşıyorum. Görmezden gelmek zorunda kalmayayım diye yakın arkadaşlarımın bile evinde çöp atmaya çekinir oldum. Kişinin kendisi ve ailesi için gösterdiği özeni toplumun geneline gösteremiyor olmasını algılayamıyorum. Israrcı olduğumda da ilişkiler yıpranıyor, beklentilerin farklılığı üzüyor beni.
Belediyelerin çöpleri birlikte topladığı için ayrıştırmanın boşa gideceğini ya
da atıkları ekonomiye kazandıran toplayıcıların zaten var olduğunu söyleyip, bunu
zahmet sayanları görmüşsünüzdür. Bu aymazlığa
tahammül edemiyorum. Ayrıştırdığımız poşetler aynı yerde toplansa da o çöpün ayıklanmasını
üstlenenlerin işini kolaylaştırmamız gerekmez mi?
Evsel atıklar ile dönüşüme girecekleri ayrı
torbalarda biriktirmek ne kadar zor olabilir ki! Caddelerde parçalanmış dağıtılmış
çöp yığınlarından kurtulmak başlı başına bir kazanım; diğerlerini saymıyorum
bile.
Çöp artıma tesislerinde, temiz ve kuru atıkları ayıklamayı kolaylaştırmak bizim elimizde. Bu işi yapanlar, illa ellerini çocuk bezlerine mi sürsün, kokmuş bozulmuş gıdaların arasından mı seçsin şişeleri, kutuları, eski giysileri? Nedir bu bencillik ve üstten bakış, anlamak mümkün değil! Görselde ürün ayıran işçiler var, çalışma koşullarına bakın lütfen, birazcık saygı duymak bu kadar mı zor?
Yurt dışında evsizler ve yoksullar dışında çöp karıştıran, malzeme toplayan yok. Bizde ise tam tersi, özellikle çocukların sırtına yüklenmiş koca bir sorun yumağı durumunda bu iş. Çöpten dönüşebilir malzemeleri toplayarak geçinmeye çalışan, umutları kaybolmuş çocukların problemlerinin hepsini biz çözemeyiz elbette ama işlerini yapmalarına yardım edebiliriz. Sadece bir an için onların da üşüdüğünü, acıktığını, yorulduğunu ve eğitim hakkı olduğunu düşünmeniz yeterli. Sizin çocuklarınız gibi.
Doğayı koruma bilinci ve ekonomiye katkı sağlama farkındalığı toplumlara büyük ayrıcalık kazandırıyor. Maalesef bizde, elde edilecek fayda, kişiye direkt yansımadığı için bu konu yeterince önemsenmiyor, çöpleri aynı kutuya atmak da kusur sayılmıyor. Oysa kişisel kazançtan söz edilse; geri dönüşümde parasal ya da hemen elde edilebilecek promosyonlar verilse tek şişe dahi çöpe atılmaz. Deneyin görün, toplanılmış yeniden işlenebilir atık miktarına göre tüm sınavlarda ek puan ya da faturalarda indirim uygulanacak olsa, yurt çapında seferberlik başlayacağına eminim. (Komşusunun çöpünü bile karıştıranları görüntülemek isterdim)
Anneler ve öğretmenlere çok iş düşüyor, çocuklarımıza her şeyden önce bilinçli
ve vicdanlı davranmayı öğretmeliyiz. Akademik başarının görünür faydalarına ve kariyer
hedeflerine odaklanmanın yanında duyarlı birey olmanın üstünlüklerini de anlatmalıyız. Doğayı, çevreyi,
ekonomiyi korumak bizim işimiz değilmiş gibi yaklaşmak yerine “geç kaldık
diyerek” bilinçlenme düzeyini yükseltelim.
Yerel yönetimlerin, ilgili kurum ve kuruluşların, aileler ve okullar ile iş birliği yapmasının ardından çağdaş çözümlere kavuşulacağına inanmak istiyorum. İçselleştirmeyi başardıktan sonra gerisi kolay. Biz üstümüze düşeni yapalım, mutlaka çekim alanı oluşacaktır.
Not
Oğlumun sosyal bilgiler ders programındaki ödevleri ile ilgilenirken doğal
kaynakların tükenmesi, geri dönüşüm, küresel ısınma ve bilinçli kullanım konularını
kapsayan ünite başlığı gördüm. Öğrencilere öğretiliyor ama kağıt üzerinde
kalıyor demek ki. Hatta eğitimcilerin arasında bile bunu önemsemeyenler var, farkındaysanız. Okulda
öğrenip evde pratiğini yapmadan bu bilgiler nasıl kalıcı hale gelebilir?
Dolaptan süt ya da soğuk içecek alıp içen çocuk şişeyi çöp tenekesine atıyor,
ebeveynleri gibi. Bu refleks çok tanıdık geliyor değil mi; çünkü çocuk
gördüğünü uygular.
Çöpleri ayrı atmayı kaç tane erişkin içselleştirmiştir acaba? Acaba dönüşebilen atıkları ayrı bir poşette toplamak pozisyon kaybı olarak mı algılanıyor, yoksa gereksiz hassasiyet mi kabul ediliyor, gerçekten anlayamıyorum. Doğa tükendiğinde duyarsız anneler de algısını körelten gençler de çok pişman olacak ama bedelini tüm insanlık aynı koşullarda ödeyecek ne yazık ki!
Yazımı okuyan arkadaşlarımdan birisi "anneler" ,"öğretmenler" ve "yerel yönetimlere” sorumluluk sahibi olmayı" kim öğretecek? diye sordu. Ben de önerisi varsa yazıma eklemek istediğimi söyleyince aşağıdaki bilgileri iletmiş. Paylaşıyorum. Bilge “Almanya’da bu is yasayla garanti altına alınmış. Her ev, çöplerini ayrı ayrı grup olarak 3 farklı çöp bidonuna koymak zorunda. Bu kurala uymayanların çöpü kesinlikle toplanmıyor. Diğer taraftan çevre kirliliğine neden olmaktan yüklü bir ceza kesiliyor ve daha sonra toplama masrafı atıcıya yüklenerek çöp kaldırılıyor. Bir daha yanlış şekilde çöp at istersen! Bu konuyu önemseyen STK lar böyle bir yönetmelik için öncülük edebilirler. AB ülkelerindeki mevzuat örnek alınıp, burada da böyle bir yönetmeliğin çıkması için kampanyalar başlatılabilir. Bunlar benim aklıma gelenler.” -
YanıtlaSil