Sorunlarla uyandığımız, güne endişe
içinde başladığımız bir dönemdeyiz. Geri kalmışlığın tüm belirtileri içinde kaygılarımız
giderek artıyor. Oysa gelişmiş ülkelerde sağlık, eğitim, hukuk ve kentleşme
niteliği gibi konularda güven bunalımı yaşanmıyor. Devlet kurumu uygar kurumlarda, bireylerin yaşam
kalitesini korumakla bizzat sorumlu iken ülkemizde maalesef temel haklar bile yok sayılıyor.
Devamında da hemen her sektörde kaotik düzen kurulmuş durumda. Şiddete eğilim, akıldışılık,
yolsuzluk, işsizlik gibi sorunların kapladığı bu dönemi nasıl aşacağız
sorusuna; ağız birliği yapmışçasına “eğitim ile!” yanıtını veriyor herkes. Peki, her şeyin çözümü eğitimden geçiyorsa, tüm
umutların bağlandığı ve fedakârlığın sadece kendilerinden beklendiği öğretmenler
bunu, tek başına ve nasıl başaracak?