31 Ocak 2014 Cuma

HİLELİ GIDALAR VE YANILTICI BİLGİLER


SAĞLIKLI BESLENME SENDROMU

Son yıllarda sağlıklı beslenme üzerine o kadar yazı yazıldı, bilgi verildi ki artık kafamız karmakarışık oldu. Sağlıklı beslenmeyi, yeni öğreneceğiz, bildiğimiz her şey yanlışmış algısı oluşturuldu. Doğanın bize sunduğu besin türlerini yeme alışkanlıklarımıza göre tüketen  ve uzun ömür yaşamış örnekler tesadüf sanki, onlar bilmeden yaşamışlar! Mucize bulmuş gibi bunu yiyin şunu için diye başlayan yazılardan sıkıldım artık. Bir doktorun uyarılarını, önerilerini başka bir doktor veya beslenme uzmanı yalanlıyor. Kime inanacağız?  Herkes bu işin piri olmuş, biz ise yolunu bulmayan şaşkınlar pozisyonundayız.(ben, nesiller boyu yanılmadıklarını umarak aile büyüklerimin mutfak düzenini devam ettiriyorum.)

Beslenme alışkanlıkları mı yanlış, hammaddeler mi bozuldu?  Uzmanların yarattığı bilgi karmaşası hızla devam ederken bir yandan da hileli gıda, hormonlu yiyecekler, sağlığa zararlı besinler kabusu var. Yemek pişirmek için özen göstersek bile hammadde bozuk olunca çabamız da boşa gidiyor. Yakın zamanda ulusal gazetelerin birinde, “sağlığımızı tehdit eden gıdalar” diye bir liste yayınlamıştı. Doğal ekmeklere boya ve kakao katıldığı, sucuk salam gibi ürünlerin içinde tavuk derisi ve kemiğinin bol miktarda olduğu, peynirlere parlak olsun diye kötü yağların eklendiği, eski bozuk peynirlerin tekrar kalıp haline getirildiği yazıyordu. Yedikleri yem yüzünden  tavuk yemenin artık son derece sağlıksız olduğu hatta vücudumuza zarar verdiğini anlatan mailler elden ele dolaşıyor. Mısır şurubu ve palm yağı işine hiç girmeyeyim. Neredeyse çocukların sevdiği her üründe var.

Gıda sektörü (dolayısı ile sağlık sektörü de işin içinde) üzerinde oynanan oyunlar geniş çaplı. Birileri yüksek para kazanacak, karşılığında da büyük ve masum kitleler hasta olacak, daha sonra da ilaç sektörü devreye girecek açıklaması bir komplo teorisi değil galiba.  Rant her ülkede vicdandan önde gidiyordur ancak  ülkemizde  açık ara ile maraton tamamlıyor . Gazetelerde her gün tüketim miktarı çok olan ürünlerin içeriği hakkında olumsuz bir haber yayınlanıyor. (haber doğru olsa dahi  kimsenin dikkate aldığı yok. Kola ve aynı kategorideki içecekler hakkında o kadar olumsuz yazı olmasına karşın doktorlar bile içiyor.)
 
Açıklanan skandallara rağmen nasıl oluyor da bu kadar sağlıksız gıda üretiliyor acaba? Gıda üreten kuruluşlar neden olması gerektiği gibi denetlenmiyor, işyeri açılış izinleri nasıl veriliyor, anlamış değilim. Hadi korsan üretim yapan, sağlığımızı tehlikeye bilerek atıp uzun vadeli cinayet işleyen merdiven altı sektöründen vazgeçtim. Belli ki denetim elemanları buralara gittiklerinde gözlerine perde kapanıyor. Peki, kurumsal markalar veya yasal kuruluşlar neden bize güven vermiyor.  Uzun ömürlü sütün faydasından çok zararı var bilgisi gerçek mi, poşet çayların su içinde erimemesi için kullanılan kimyasal madde öldürücü deniliyor, doğru mu sahiden! Genetiği bozulmuş mısır, domates, karpuz uzaydan gelmiyor ya. Hileli balı, reçeli kim üretiyor, kim satıyor? Başka ülkelerde satışı yasaklanmış mamalar, etler, balıklar bize nasıl ulaşıyor, çocuklarımızın canı bu kadar ucuz mu? Reklamlardaki sunuşlara, yanıltıcı bilgilere demeli; sanki satılan tüm hazır gıdaların hepsini annemiz yapmış da kutulara, poşetlere girmiş sanıyoruz. Raf ömrü uzun her türlü gıdanın içinde kimyasal madde var. Bu maddeler acaba tehlike sınırında mı kullanılıyor, yan etkileri neler, kaç yıl sonra tahribat yapıyor gibi soruların yanıtını bilmeden alışveriş dünyasının içinde gezip duruyoruz.

Bu yazıyı, dijital adreslerimizde dolaşan mail içerikleri ya da duyumlara dayanarak yazmadım. Kaynağım, gazetelerde ve internetteki haberler. Yayınlanan bilgiler, iddialar  doğruysa yandık gerçekten. Adını bile duymadığımız hastalıklar olduğunu öğrendik, yakınlarımız etkilendi, hepimizde (özellikle annelerde)sağlıklı beslenme sendromu oluştu.  Televizyon kanallarında, gazete köşelerinde sürekli aldatıldığımıza dair bilgiler var. (sağlığımıza bilinçli yapılan kötülükler yine de gündemin ilk sırasına  yerleşemiyor o da ayrı biri durum )Günümüzün illet hastalıklarının oluşumunda, teknolojinin yan etkisi ve sağlıksız beslenme genetik faktörlerden bile daha etkili ise insan gerçekten karamsarlığa kapılıyor.


Bilge SEZER ÖLMEZ
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder